(a) look out on/over: -e nazır olmak/bakmak. Our house looks out on the park. (b) sakınmak,
dikkatli olmak, sağına soluna bakınmak. look out for cars as you cross the street. Everyone must look out for themselves: Herkes başının çaresine bakmalıdır. (c) dikkat/ihtimam göstermek, (d) bakmak, gözetmek, (gözleriyle) araştırmak. look out for your aunt at the station. (e) (kendi malları içinden) seçmek, ayırmak. to look out a dress for a party.